Okulda Beslenme

Yayınlayan: Berna Çil
Kategori: Makaleler
okulda beslenme

Sağlıklı bir çocuk, yarınlarımızın güvencesidir. Gerek günlük yaşamlarında gerekse okul çağlarında Gıda Güvenliği şartları sağlanmış yemekler ile, yeterli ve dengeli beslenen çocuklarımız, sağlıklı geleceğimizin öncüleri olacaktır. Çocukların zeka kapasitesinin gelişiminde tüketecekleri gıdaların güvenli olması çok önemlidir. Yemekleri tüketecek olan çocuklara ve daha da önemlisi bu yiyeceklerin satın alınmasından hazırlanması aşamalarında birebir rol oynayan ebeveynlere büyük görevler düşmektedir. Çocukların yetişkinlere göre daha hassas tüketici grubu olmalarından dolayı risk değerlendirmesine uygun beslenme planlaması önemli bir gıda güvenliği kriteridir.

Günlük yaşantımızda yiyeceklerin satın alımı sırasında ürünün kalite içeriğine ve tazeliğine önem verilmelidir. Ürünün ambalaj uygunluğu, etiket bilgileri, üretim ve son kullanım tarihleri, ürünün uygun koşullarda saklanması, ürünün içeriğinde yer alan katkı maddeleri ve besin öğeleri bileşenlerinin miktarları mutlaka incelenmelidir. Günümüzde bu bilgilerin yiyeceklerin satın alınmasındaki kontrolü sağlıklı ve dengeli beslenmek isteyen herbir birey için yerine getirilmesi gereken zorunlu bir görev olmalıdır.

ALIŞVERİŞTE GIDA GÜVENLİĞİ

1- Gıda maddelerinin ambalajlı ve etiketli bir şekilde satışa sunulması yasal zorunluluktur. (Etiket bilgisinde gıda maddesinin adı, içindekiler, net miktarı, üretici veya ambalajlayıcı firmanın adı, tescilli markası ve adresi, son kullanım tarihi, parti veya seri numarası, üretim izin tarihi vb. bilgiler yeralmalıdır) Bu nedenle satın alınacak olan yiyeceklerin mutlaka ambalajlı, etiketli, üreticisi ve markası belli olan ürünlerin seçimine özen gösterilmelidir. Açıkta satınalan, üretim tarihi, son kullanım tarihi belli olmayan yiyecekler satın alınmamalıdır.

2- Gıda ambalajlarının üzerinde T.C. Tarım Bakanlığı’nın onayı (üretim izni tarihi ve sayısı) olan gıdaların tüketilmesi, kayıt dışı gıdaların alınmamasına dikkat edilmelidir.

3- Etiket bilgisinde yeralan uyarıcı bilgiler özellikle alerjik durumu söz konusu olan çocuklar için dikkatlice okunmalıdır.

4- Isıl işlem görmemiş süt ve süt ürünlerinin çiğ tüketiminden kaçınılmalıdır. Bu tür yiyecekler pişirilmeden tüketilmemelidir.

5- Dökme şeklinde market ve kasaplarda satılan kıyma satışı yasal değildir. Kıymanın mutlaka ambalajlı, markalı ve etiketli bir şekilde satın alımı yapılmalıdır.

6- Et satın alırken mezbaha kaynaklı ve veteriner hekim damgalı olmasına dikkat edilmelidir. Satın alınan kasap veya marketin etleri soğukta muhafaza ettiğinden emin olunmalıdır.

7- Taze balık alımında balığın gözlerinin bombeli ve parlak olmasına, derisinin gergin ve parlak, ele alındığından kuyruğunun dik ve solungaçlarının kırmızı olmasına dikkat edilmelidir.

8- Ezik, çürük vb. fiziksel tahribata uğramış meyve sebzelerin alınmamasına taze dikkat edilmelidir.

9- Ambalajı yırtık, bozuk ve koruyuculuğu kalmamış yiyecekler alınmamalıdır.

10- Dondurulmuş gıdalar alışverişin sonunda alınmalı, eve ulaşıldığında hemen çözünmeden derin dondurucuya konulmalıdır. Şekil bozuklukları olan dondurulmuş gıdalar çözünüp tekrar dondurmanın göstergesi olabileceğinden dolayı bu tarz ürünler satın alınmamalıdır.

11- Gıdaların etiket bilgilerindeki saklama dereceleri kontrol edilmelidir. Soğuk zincirde saklanması gerekli olan gıdalar ortam ısısında muhafaza ediliyorsa satın alınmamalıdır.

12- Kutusunda şişkinlik, sızma ve şekil bozukluğu olan konserveler satın alınmamalıdır.

13- Satın alınan gıdalar böcek ilaçları, deterjanlar vb. maddeler ile birlikte taşınmamalı ayrı yerde muhafaza edilmelidir.

EVDE GIDA GÜVENLİĞİ

Evimizde sağlıklı gıdalar üretmek hem kendi ailemiz hemde yakın çevremiz için son derece önem taşımaktadır.Gıdaların uygun şartlarda pişirilip muhafaza edilememesi güvenli olmayan sağlıksız gıdayı meydana getirecektir. İnsan sağlığının tehlikeye atmamak için güvenli sağlıklı gıdayı temiz, hijyenik ve mikroorganizmalardan uzaklaştırılmış bir ortamda hazırlanması gerekmektedir. Mikroorganizmalarla bulaşmış (kontamine olmuş) gıda maddeleri gıda enfeksiyonlarına ve gıda zehirlenmelerine neden olmaktadır.

Sağlıklı yiyecekler ile beslenen bireyler güçlü ve dirençli olurken, sağlıksız yiyecekler ile beslenen bireylerin metabolizmaları yavaşlayacak ve fiziksel aktivitelerini yerine getiremeyecektir. Bu durumlarda özellikle küçük çocukların yetişkinlere oranla vücut dirençleri çok daha düşük olmasından dolayı daha çabuk etkilenecektir.

Yiyeceklerin üretimininden tüketimine kadar ki tüm proses basamaklarında kirlenebilmesi söz konusudur. Yiyecekler fiziksel, kimyasal ve mikrobiyojik olmak üzere 3 yolla kirlenebilirler.

Fiziksel tehlikeler: Gıda maddelerinde bulunmaması gereken taş, toprak, kıl, kemik parçası, metal vb. gibi yabancı maddelerdir.

Kimyasal tehlikeler: Bulaşıkların yeterince durulanmaması sonucunda deterjan kalıtısının kalması, sebze ve meyvelerin iyi yıkanmadan tüketilmesi sonucu zirai ilaç kalıntılarının kalması, bakır, çinko vb. maddelerden yapılmış kaplarda asitli yiyeceklerin pişirilmesi kaynaklı tehlikedir.

Mikrobiyolojik tehlikeler: Gözle görülemeyen canlıların gıda maddelerinde hızla bozulmaya neden olması sonucu oluşan tehlikedir.

Mikroorganizmalar uygun ısı, nem ve gıda buldukları ortamlarda hızla üremeye başlarlar. Gözle görülemeyen mikroorganizmalarında en önemli bölümü bakterilerden oluşmaktadır. Bakteriler proteinli gıdaları çok severler.(Et, tavuk, balık, yumurta vb.) Bakteriler için ideal sıcaklık vücud ısısıdır. Uygun ısıyı, nemi ve gıdayı buldukları anda bölünerek çoğalırlar her 10-20 dakikada bir sayıları 2 katına çıkmaktadır.

Bakteriler insanlar gibi artık madde üretir öldüklerinde ayrışırlar. Bakterilerde bu ayrışım sonucunda Toksin yani zehir ortaya çıkar. Bakterilerden kaynaklanan bir hastalık insanı öldürmeyebilir ancak toksinleri öldürücü olabilir.

Bakteriler ile başa çıkmanın 3 önemli yolu vardır,

1- Bakterilerin Bulaşmasının Önlenmesi: Kişisel temizlik ve hijyen kurallarına dikkat edilmeli (el yıkama, tuvalet temizliği vb), çiğ ve pişmiş ürün arasındaki geçisin engellenmesi vb.

2- Bakterilerin Üremelerinin Önlenmesi: Uygun sıcaklıklarda muhafaza edilmelidir. (+4 C’de üremeleri yavaşlar, -18C’de üremeleri hemen hemen durmaktadır)

3- Bakterilerin Öldürülmesi: Bakterilerin öldürülmesinde en iyi yöntem yeterli sıcaklık ve sürede pişirmedir.

Alışverişimizi yapıp bakterileri ve bakteriler ile savaşma yollarını öğrendikten sonra evde gıda güvenliğini sağlama koşullarından bahsedebiliriz;

  1. Herhangi bir işleme başlamadan önce eller mutlaka en az 20 saniye boyunca dikkatlice yıkanmalıdır.
  2. Saçlar bakteriler için uygun bir ortamdır. Bu nedenle temiz bir örtü, şapka, bone vb. ile saçlar örtülmelidir.
  3. Yiyeceklerin temizliğinde kesinlikle sabun ve deterjan kullanılmamalıdır. Gıdalar temizlik maddelerinden uzakta muhafaza edilmektedir.
  4. Çapraz bulaşmayı önlemek için mümkünse eğer et, tavuk, balık için ayrı doğrama tahtası ve bıçakları kullanılmalıdır. Aynı tahtaların kullanılması durumunda ise doğrama tahtalarının ve bıçaklarının dezenfekte edilerek temizlenmesi sağlanmalıdır.
  5. Sebze ve meyveler iyice bol su ile yıkanmalıdır. Yıkandıktan sonra sirkeli suyun içerisinde 10 dakika bekletilmelidir.
  6. Gıdaların yıkanması ve pişirilmesi aşamarında kullanılacak olan su mutlaka insan tüketimine uygun, temiz olan su kullanılmalıdır.
  7. Makarna, pirinç, şeker vb. kuru ürünler nemli ortamlardan uzak ağızları kapalı şekilde muhafaza edilmelidir.
  8. Gıdalar pişirildikten sonra ya hemen tüketilmeli, tüketilmeyecekse hızlıca soğuması beklenerek buzdolabına kaldırılmalıdır.
  9. Evinizde -18C’de çalışan derin dondurucunuz var ise gıdalar bu derecede uzun sure muhafaza edilebilir. Buzdolaplarının buzluğu derin dondurucu değildir. Bu bölümde dondurulmuş olan gıdalar kısa sürede tüketilmelidir. Dondurulmuş ürünler oda sıcaklığında veya sıcak suyun içinde bekletilerek çözündürülmemelidir. Çözündürme buzdolabında 4 ila 8⁰C’ler arasında çözündürülmelidir. Çözünen gıdalar kesinlikle tekrar dondurulmamalıdır.
  10. Gıdaların saklanmasında gazete gibi kirli ve boya bırakan materyaller kullanılmamalıdır.
  11. Küflenmiş hiçbir gıda maddesi küfü ayrıldıktan sonra dahi kullanılmamalıdır.
  12. Yumurta üzerinde bulunan ve mikroorganizmalardan koruyan tabaka yıkama işlemi ile uzaklaşacağından dolayı yumurtalar önceden yıkanmamalıdır. Kirli ve çatlak yumurtalar satın alınmamalıdır. Yumurtalar kullanılmadan once yıkanıp tek tek ayrı bir kaba kırılarak kullanılmalıdır. Yumurtalar buzdolabında muhafaza edilmelidir.
  13. Etler pişirilmeden önce yıkanmamalıdır. Eti yıkamakla zararlı mikroorganizmaların uzaklaşmasını sağlayamayacağımız gibi etrafa sıçrayan suyun çevreye bulaşmasına neden olacaktır.
  14. Taze etlerin rengindeki değişme tek başına bozulma göstergesi değildir. Renk değişimi ile birlikte ortaya çıkan koku, etin yüzeyindeki yapışkanlaşma ve sümüksü yapı ile bozulma habercisidir.
  15. Etlerin pişirilmesinde dış yüzeyi ile iç yüzeyi arasında renk farkı kalmayana kadar pişirilmelidir. Aksi takdirde dış yüzü yanıp içi çiğ kalabilir.
  16. Yemekler oda sıcaklığında en fazla 2 saat kalmalıdır.
  17. Pişen yemekler hemen sunulmayacaksa ortam ısısında değil, kısa süreliğine sunuma kadar sıcak fırın içinde muhafaza edilmelidir.
  18. Pişmiş yemekler (zeytinyağlılar, tatlılar, etli etsiz yemekler) sıcaklıkları uygun derecelere düştükten sonra mutlaka buzdolabına kaldırılmalıdır.
  19. Tatlı ve yoğurt yapımında kullanılacak olan süt mutlaka pastörize veya sterilize (uht) edilmiş olmalıdır.
  20. Evlerde kurutulan sebze ve meyveler trafiğin yoğun olduğu, aşırı derece hava kirliliği olan yerlerde yapılmamalıdır.
  21. Ete uygulanacak olan pişirme işlemi yüksek sıcaklıklarda kısa sürede değil orta derece ateşte daha uzun bir sürede gerçekleştirilmelidir.
  22. Kızartma yapılan yağların tekrar tekrar kullanımı sırasında yanmaya bağlı olarak kanserojen maddeler açığa çıkar. Kızartma şeklinde pişirme önerilmemekle birlikte, bu şekilde pişirme yapılacaksa yağlar bir kere kullanılıp atılmalıdır.

ÇOCUKLARIN BESLENMESİNDE AİLENİN ÖNEMİ

Beslenme, tüm canlıların yaşamlarını sürdürebilmeleri için vazgeçilmez bir olgudur.Ancak kişilerin yiyeceklerle olan ilişkileri yalnız biyolojik dürtülerle ve açlık duygusuna direkt tepkiler şeklinde açıklanamaz. İnsanların besin seçim ve tüketim kalıplarının fizyolojik olması yanında sosyal ve psikolojik arzuların doyumuna, gelenek göreneklerine, alışkanlıklarına, eğitimlerine ve ekonomik imkanlarına da bağlıdır.

İnsan sağlığı; beslenme, kalıtım, iklim ve çevre koşulları gibi birçok unsurun etkisi altındadır. Ancak bu unsurların başında ilk sırada beslenme gelir. Türkiye beslenme durumu yönünden hem gelişmekte olan hem de gelişmiş ülkelerin sorunlarını birlikte içeren bir görünüme sahiptir. Türkiye’de halkın beslenme durumu bölgelere, mevsimlere, sosyo-ekonomik düzeye ve kentsel-kırsal yerleşim yerlerine göre önemli farklılıklar göstermektedir. Bunun temel nedeni başında gelir dağılımındaki dengesizliktir. Bu durum beslenme sorunlarının niteliği ve görülme sıklığı üzerinde etkili olmaktadır. Ayrıca beslenme konusundaki bilgisizlik, hatalı gıda seçimi ile besinlere yanlış hazırlama, pişirme ve saklama yöntemlerinin uygulanmasına neden olmakta ve beslenme sorunlarının boyutlarının büyümesine yol açmaktadır. Toplumun gelişme düzeyiyle birlikte kadının genişlemiş rolleri ne olursa olsun onun taşıdığı geleneksel rollerin değeri bütün önemi ve genişliğiyle sürmektedir. Ülkemizde kadının aile içindeki en etkili ve geleneksel rolü aile bireylerini beslemesi şeklindedir. Şehirde, kırsal alanda, ev dışında çalışsa ya da çalışmasa bu sorumluluk kadına aittir.

Türkiye’deki bireylerin çoğunun beslenme bilgisinden yoksun olduğu bilinmektedir. Ailelerdeki beslenme hataları, evde beslenmeden sorumlu olan kadının eğitim düzeyi ile paralellik göstermektedir. Eğitim düzeyi yükseldikçe yanlış ve hatalı uygulamalar azalmakla, sağlık ve beslenmeye ilişkin bazı yararlı uygulama ve alışkanlıkların arttığı görülmektedir.

Kadınların çalışma hayatında daha fazla yer almaları, ev ve aile yaşamını kolaylaştıran ürünlere duyulan ihtiyacı artırmıştır. Ailelerin beslenme ve yemek pişirme alışkanlıkları, yemek hazırlamaya ayırdıkları zaman, hazır yiyecekleri tüketme miktarları ile pişirme yöntemleri zaman içerisinde önemli derecede değişmiştir. Gıda üretim, işleme ve pazarlama yöntemlerindeki gelişmeler ailelerin yemek hazırlama faaliyetlerine yeni boyut kazandırmıştır.

Çocuklar için en önemli rol modelleri anne ve babadır. Çocukların beslenme alışkanlıkları; ailenin sosyal ve ekonomik durumunu, eğitim düzeyi, alışkanlıkları, gelenek ve görenekleri, dinsel inançları, çevre koşulları gibi çok çeşitli etkenlerin etkileşimi ile oluşur. Yeterli ve dengeli beslenme düzeni, iyi alışkanlıkları olan ailede büyüyen ve zamanında ek besinler verilmeye başlanan çocuklara iyi beslenme alışkanlıkları kazandırmak kolaydır. Bu çocukların beslenmelerinde sorun yaşanmaz. Kazandırılması gereken davranışlar ancak sağlam bir eğitimle yerleştirilebilir.

Çocuğa iyi beslenme alışkanlığı kazandırmada, annenin rolü ve öteki aile bireylerinin çocuğa ve birbirlerine davranışlarının uyumlu, ölçülü, tutarlı ve sevecenlik içinde olması önemli rol oynar. Çocuğu eğitme görevini ve sorumluluğunu paylaşan bireylerin, çocuğun beslenmesi konusunda hoşgörülü ve anlayışlı davranışlarında bir sınırlılık olması gerekir. Ancak sınırlarında sınırları aşılmamalıdır. Katı yasaklar ve cezalandırma, sınırsız hoşgörü, çocuğun her istediğini verme ve yapma gibi davranışlarla iyi alışkanlıklar kazandırılamaz.

Beslenme saatleri ve aile sofrası, çocuğun beklediği mutlu bir olay durumuna getirilmelidir. Aile sofrasında tartışma, acı ve üzüntü verici konuşmalar yapılmamalı, çocukla ilgilenilmelidir. Büyükler; belirli yiyecekleri sevmediklerinden; çocuğun az yediğinden, iştahsız olduğundan ve bazı besinleri sevmediğinden söz etmemeli, başka çocuklarla karşılaştırma yapılmamalıdır. Kendi kendine yeme becerisi gelişinceye kadar çocuğa yardım edilmeli, sonra çocuğun kendisinin yemesi sağlanmalı, çocuğa aşırı yardım edilmemelidir.

Öğün atlama ve düzensiz beslenme alışkanlığı, öğünlerde tüketilen besinlerin türünü ve miktarını etkilemekte, aralarda açlığı bastırmak için seçilen besinlerin, yağ ve karbonhidrat içeriği yüksek besinlerden tercih edilmesine neden olmaktadır. Üçten az öğünde, fazla miktarlarda besin tüketimi ile insülin yanıtını, trigliserit sentezini ve yağ depolaması artırmaktadır. Şişman bireylerde öğün atlama alışkanlığının yaygın olduğu ve sıklıkla atlanan öğünün ise sabah kahvaltısı olduğu bilinmektedir.

İnsanın besin gereksinmesi sosyal statüsüne göre değişmez. Besin gereksinmesindeki farklılıkların belirleyicileri; yaş, cinsiyet, çalışma ve hastalık durumlarıyla genetik yapısıdır. Büyüme çağında bedenin birimi başına gereken enerji ve besin ögelerinin miktarı yetişkinliğe göre doğal olarak daha yüksektir. Yaş ilerledikçe enerji gereksinmesi azalırken, beden hücrelerinde oluşan yıpranmayı en azda tutmak için bazı besin öğelerine olan gereksinme artar. Beden yapısındaki farklılıktan dolayı erkeklerin enerji gereksinmesi kadınlardan daha yüksektir.

Bireyin besin gereksinmesini etkileyen en önemli faktör fiziksel aktivite düzeyidir. Genelde insanın sosyo-ekonomik statüsü yükseldikçe beden gücüyle iş yapma yerine, oturarak çalışmakta, buna karşın tükettiği besinlerin enerji ve besin ögeleri yoğunluğu artmakta; sosyo-ekonomik durum düştükçe, beden çalışması artarken besin tüketimi azalmaktadır. Bu dengesizlik çeşitli beslenme ve bununla ilintili sağlık sorunlarına yol açmaktadır.

Ülkemizde ortalama besin tüketin düzeyine bakıldığında bir sosyal grup açlığını giderebilecek düzeyde bile besin bulamazken, diğer bir grup sadece günlük enerjisini karşılayacak düzeyde, başka bir grup gereğinin çok üstünde besin tüketmektedir. Bunun sonucu toplumda bir yandan açlık ve dengesiz beslenme, diğer yandan aşırı beslenme sonucu sağlık sorunları görülmektedir.

Sağlıklı Beslenme Ortamı Yaratın:

  • Dengeli beslenme düzenine, tüm aile bireylerinin uymasını sağlayın.
  • Zaman zaman yemeği birlikte hazırlayın. Çocuklar bu katılımdan memnun olacaklardır. Sağlıklı pişirme ve yemek hazırlama ilgili bir şeyler öğreneceklerdir.
  • Yemeği belirli zamanlarda ve birlikte yiyin.
  • Yemeğinizi bir an önce bitirmeye çalışmayın. Hızlı yemek, sindirim ve doygunluk hissi için yeterli zamanın geçmesini engeller.
  • Yemek sırasında televizyon izlemek gibi başka şeylerle uğraşmayın.
  • Yüksek kalorili, yağlı ve şekerli yiyeceklerden uzak durun.
  • Büyük porsiyonlarda yemek yemeyin.
  • Aç değilse, çocuğunuzu yemek yemeğe zorlamayın. Yememek bir alışkanlık haline geldiyse, bir diyetisyene danışınız.
  • Çocuğunuzu ödüllendireceğiniz ve ya cezalandıracağınız zaman bunu yiyeceklerle yapmayınız.

KANTİNLERDE SAĞLIKLI SEÇİMLERİN ARTTIRILMASI

  • Sağlık Bakanlığı ”yetersiz ve dengesiz beslenen öğrencilerin okul başarılarının düşük olduğunun saptandığı” uyarısında bulundu.
  • Sağlık Bakanlığından, ”yetersiz ve dengesiz beslenen öğrencilerin dikkat sürelerinin kısaldığı, algılamalarının azaldığı, öğrenmede güçlük ve davranış bozuklukları çektikleri, okulda devamsızlık sürelerinin uzadığı ve okul başarılarının düşük olduğunun saptandığı” uyarısında bulunuldu.
  • ”Beslenme saatlerinde; peynir, yumurta, taze sebze ve meyve gibi besinler, gazlı ve diğer hazır içecekler yerine süt, ayran, taze sıkılmış meyve suyunun tercih edilmesi konusunda çocukları uyarmalı ve bu konuda veliler ile işbirliği yapmalı.
  • Milli Eğitim Bakanlığının yayınladığı genelgeye göre okul kantinlerinde gazlı içecek çeşitlerinin azaltılması, taze meyve suyu tüketiminin teşvik edilmesi, taze meyve satışının yapılması gerekiyor. Ancak bugün birçok kantinde bunların hiçbiri uygulanmamakta.
  • Birçok kantinde bulunan açık yada kapalı satılmakta olan ürünlerin çoğunluğunun markası bilinmiyor, nereden alındığı, kaç liraya satılması gerektiği veya satıldığı ve raf ömrü gibi etiket bilgileri bulunmuyor. Bu konuda ciddi çalışmalar yapılmalı
  • Taze meyve satılmalı. Burada tane ile veya gram ile satış mutlaka olmalı.
  • Tuzlu ve tatlı besinler denk düzeyde bulundurulmalı. Tatlı seçenekleri fazla miktarda tutulup teşvik edilmemeli.
  • Gazlı içecekler teşvik edilmemeli.
  • Taze sıkılmış meyve suları satışı mevsimine uygun meyveler kullanılarak yapılacak şekilde teşvik edilmeli.
  • Yarım yağlı süt, yoğurt, ayran gibi besinler bulundurulmalı.
  • Okullarda enerjisi azaltılmış veya diyet olarak geçen ürünlerin seçenekleri kısıtlanmalı.
  • Haşlanmış yumurta satılabilir, veya patatesli ekmek satışı yerine yumurtalı peynirli sandviç satışı teşvik edilebilir.
  • Satılan sandviçlerin ekmekleri seçenekli olmalı; beyaz ekmek, tam buğday ekmeği, ruşeym ilaveli ekmek, bol tahıllı ekmek, çavdar ekmeği vb. seçenekli olmalı.
  • Kullanılan et ürünleri (sucuk, salam, sosis vb.) mutlaka belirli markadan olmalı ve bu markalar çocuklara açık olarak anlaşılabilecek şekilde ilan edilmeli, bu bilgilendirmeler her zaman ulaşılabilir olmalıdır.
  • Poğaça, açma vb. ürünler mümkünse ev tipi ve kantin tarafından yapılmalıdır. Pastane tarzı üretimlerde kullanılan yağlar nedeniyle sağlık açısından sıkıntı yaratabilir, çünkü çocuklar bunları her gün sürekli tüketmektedirler.
  • Eğer sandviç, hamburger vb. tüketmek durumunda ise çocuk , örneğin, içerisindeki kızartma patatesi istememeli, ketçap, mayonez kullanmamalıdır. Ekmek seçme şansı varsa beyaz ekmek değil tam tahıllı ekmekleri seçmeye çalışmalıdır.
  • Lavaş ürün var ise ekmek yerine sandviçlerde lavaş ürün seçilebilir. (hijyen konusunda endişe yok ise)
  • Cips tüketilmemeli.
  • Kızartma türü besinlerin tüketilmesi gibi, kızartma yağlarının kullanım sıklığı, oksidasyon takibi gibi sağlığımızı direkt etkileyen etmenlerin kontrol edilmesi.
  • Kantinlerde hazır porsiyonlanmış salatalar satılması.
Yazar: Berna Çil

Bir cevap yazın

*

code