Güzel, Sağlıklı Yaşlanma

Yayınlayan: Berna Çil
Kategori: Makaleler
güzel ve sağlıklı yaşlanma

Yaşlanma; anne karnında yumurta ve spermin birleşmesinden başlayıp ölümle sona eren bir süreçtir. Bu süreç başlangıçta büyüme bedenin, sağlığın gelişimi ve sonrasında yavaş yavaş deformasyonlar, bozulmalarla ilerler. Her yıl sevinçle kutladığımız doğumgünleri aslında yaşlılığa atılan adımların sesleridir. Psikolojik süreçleri bir kenara bıraktığımızda YAŞLANMAK, saçların ağarması, cildin kırışması, omurganın bozulması, eğilmesi, sinir sistemindeki değişiklikler, metabolik artıkların böbreklerden atımının azalması, bilişsel performanstaki bozukluklar, duyma, görme fonksiyonlarında bozulma, bazal metabolizma hızında yavaşlama, kolesterolde artış, iyi kolesterolde düşüş, bağışıklık sistemindeki bozukluklar, T hücrelerindeki işlev bozuklukları, sıvı miktarında azalma etkilerdir.yaşlanma ve yaşa bağlı hastalıkların oluşumu, hücre bileşenleri olan DNA, protein ve yağlarda zamanla hasarların birikimi ile birlikte oksidasyon stresine karşı antioksidan savunmanın yetersizliği ile ilgilidir. Oksijenin bazı yapıları yıpratıcıdır, bunlar serbest radikallerdir. Normal metabolizma sonucu oluşan reaktif oksijen türleri, radyasyon ve toksik ögeler DNA da hasar oluşturur. Bu bölünme sırasında hasar giderilemezse hasar yeni hücreye de geçer. İşte yaşlanma sürecinde oksidan antioksidan dengesi çok önemlidir. Oksidasyon stresini azaltmak için çevresel faktörlerden kaynaklanan radyasyon, besin kaynaklarındaki, su kaynaklarındaki toksik ögeler, sigara, alkol tüketimine dikkat etmek gerekir. Antioksidanlar; A,C,E vitaminleri ile Selenyum, koenzim Q, karatenoidler, flavonoidlerdir. Antioksidan enzimlerin sentezi için de yeterli protein alımı ve B vitaminleri alımı önemlidir. Karatenoidler; domates, turunçgiller, havuç, bal kabağı, kayısı, yeşil yapraklı sebzelerde bulunur. Flavonoidler; yeşil-siyah çay, yapraklı sebzelerde bulunur , sebze ve meyvelere renk veren maddelerdir.

Tüketilen besinlerin glisemik yükü, insülin direnci oluşumuna, genetik yatkınlık varsa şeker hastalığına, şişmanlığa yol açabilir. Düzensiz beslenme reaktif hipoglisemilerin oluşumuna ortam sağlar.

Kemiklerin mineral içeriği yaşlandıkça azalır, menapozla birlikte östrojen hormonunun sonlanmasıyla kas, kemik kitlesinde azalma yani kemiklerden Kalsiyum çekilmesi, yağlanmada artış olur. Kemikler 25 yaşa kadar Kalsiyumu depolayabilir, ancak sonraki yıllarda günlük tüketim miktarı yeterlidir. Günlük tüketim miktarı alınmadığında depolardan kullanılır. Bu sebeple Kalsiyum tüketimi önemlidir. Süt ve süt ürünlerinin tamamı, koyu yeşil yapraklı sebzeler ,pekmez, susam, fındık, kuru baklagiller ve kurutulmuş meyveler zengin kaynaklardır. Hem menapoz hem de yaşlanma ile vücuttaki sıvı miktarı azalmaktadır bu nedenle günlük 2-2,5 L su tüketilmelidir.

Yaşın ilerlemesiyle birlikte vücudun enerji, yağ gereksinmesi azalmakta, Kalsiyum, Magnezyum, A, D, E, B6, B12 vitaminleri, sıvı gereksinimi artmaktadır.

Yaşlılıkla gelen Alzeimer ve Parkinson gibi hastalıklardan korunmak için, protein ve mineral açısından hayat boyu dengeli beslenmek gerekir.

Günümüzde besin kaynaklarının kirlenmekte , hormonlu, katkı maddeli gıda maddeleri çok sık tüketilmekte. Doğal, mevsiminde besin tüketimi , katkılı ürünlerden mümkün olduğunca uzak durulması yaşlılığın sağlıklı karşılanabilmesi için çok önemli. Bol oksijenli ortamlarda bulunulması, spor yapılacaksa bol oksijenli yerlerde yapılması ve sürdürülebilir egzersiz alışkanlıkları edinilmesi önemlidir. Yeterli-dengeli beslenme, sağlıklı besin kaynakları ve sürdürülebilir egzersizler yaşlanma sürecinde yaşam kalitenizin düşmesini engeller. Mutlu yaşlar….

Yazar: Berna Çil

Bir cevap yazın

*

code